Karadağ’da görülmesi gereken yerler yazı serilerimize, GoKaradağ olarak en beğendiğimiz şehirlerden biri olan Budva’dan başlamaya karar verdik. Yazın ve hareketli bir sezonun başladığı bu günlerde kumsalları, tarihi eserleri ve gece hayatıyla ünlü Budva her sene olduğu gibi milyonlarca turisti yine kendi güzelliklerine çekmeye devam ediyor.

Ulaşım

Tivat havaalanından geliyorsanız kiralayacağınız arabayla ya da Tivat şehrinden kalkan dolmuşlarla yaklaşık 1 saat süren bir yolculuktan sonra Budva’ya ulaşabilirsiniz.
Podgorica’ dan da ayni şekilde, otogardan kalkan dolmuşlarla yaklaşık 1,5 saatte Budva’ya gelebilirsiniz.
Ulaşım konusundaki detaylı bilgilere bu konuda hazırladığımız yazımızdan ulaşabilirsiniz. Bu bilgiler, seyahatinizi planlarken size yardımcı olacak ve Budva’ya rahat bir şekilde ulaşmanızı sağlayacaktır.

Şehir İçi
Budva birbirinden güzel plajlarıyla çevrili benzersiz bir sahil kenti. İlk bakışta karmaşık gibi görünse de şehir planlamasının, şehrin coğrafi yapısına uygun olarak doğal bir şekilde oluştuğunu fark edeceksiniz.

Türk işletmecilere ait bir çok otel ve gazinonun olduğunu da belirtmemiz lazım. Budva zaten Karadağ’da Türklerin en çok tercih ettiği şehiri olduğu için şehirde gezerken sıklıkla Türk turistlerle karşılaşabilir ve Türk işetmelerini de görebilirsiniz.
Sahil kenarındaki, araç trafiğine kapalı bir birine paralel iki yolda yürüyüş yapabilir, parkları gezebilir, sayısız restorandan birine oturup yerel yemeklerin tadını çıkartabilir ve gece kulüplerinde eğlenebilirsiniz ya da sahildeki iskeleden kalkan motorlarla Aziz Nikola adasına gidebilirsiniz.
Mogren Plajı

Budva’yı çevreleyen ve kilometrelerce uzunluktaki plajları tek tek anlatmak yerine bizi en çok etkileyen ve yerli halk ile turistler arasındaki en popüler plaj olan Mogren’den bahsetmek istedik.
Mogren Plajı, Budva’nın en ünlü ve popüler plajlarından biri. Bu benzersiz plaj, Budva Körfezi’nin güzel sahil şeridinde yer almakta. Plajın kendine özgü atmosferi ve doğal güzellikleri, ziyaretçilerini etkileyen unsurları. Burayı korsan filmlerindeki gizli koylar gibi saklı kalmış bir yere benzetebiliriz.
Eski Şehrin ana kapısının bulunduğu meydandan denize doğru ilerleyip, Avala oteline ait havuzun altından geçen yolu takip ederek Mogren plajına giden patikaya ulaşabilirsiniz. Bu kayalara açılmış patikaya geldiğinizde ilk dikkatinizi çekecek şey hemen denize bakan tarafta ve Budva’nın sembolü haline gelmiş olan balerin kız heykeli olacak.

Yukarıdan düşebilecek taşlara dikkat ederek patikadan ilerlediğinizde iki ayrı koydan oluşan Mogren plajının ilk koyunu karşınızda bulacaksınız.
Bütün Budva’ da olduğu gibi denizin tertemiz olduğunu belirtmemize gerek yok ama kendi deneyimlerimize dayanarak yüzerken deniz içinde ayağınıza çarpabilecek kayalara dikkat etmeniz gerektiğini söylemeliyiz.
Bu plaj, beyaz kumları, berrak denizi ve etkileyici manzarasıyla dikkat çekiyor. Sahil boyunca şezlonglar, şemsiyeler bulunuyor ve ziyaretçiler burada güneşlenip dinleniyorlar. Aynı zamanda plajdaki kafe ve restoranlar, ziyaretçilere serinletici içecekler ve lezzetli yemekler sunuyor.

Plajın en sonundaki doğal bir mağaranın içindeki yine başka bir gizli patikadan geçerek ikinci Mogren plajına ulaşabilirsiniz. Burası ilk Mogren plajına göre daha tenha ve sakin bir yer. Ancak, bu plajın güzelliği ve doğal dokusu, bu ekstra çabayı kesinlikle değerli kılıyor. İkinci Mogren Plajı, muhteşem manzarası ve temiz deniziyle ziyaretçilerine huzurlu bir ortam sunuyor. Burası denizin tadını çıkarmak, güneşlenmek ve dinlenmek için ideal bir yer.

Buradan hemen tepedeki Mogren kalesinin kalıntılarını da görmeniz mümkün.
Mogren Plajı aynı zamanda çeşitli su sporları faaliyetleri için de popüler. Ziyaretçiler, plajda jetski, sörf, deniz paraşütü ve daha birçok aktiviteyi deneyimleyebiliyor. Bu şekilde, plajda hem rahatlama hem de heyecan dolu anlar yaşayabilirsiniz.
Mogren Plajı, Budva’nın en gözde ve güzel plajlarından biri. Sahip olduğu doğal güzellikler, temiz denizi ve keyifli atmosferiyle ziyaretçilere unutulmaz anılar sunuyor.
Eski Şehir

Budva denince akla gelen ilk yer 2500 yıllık bir tarihi olan Eski Şehir (Stari Grad ya da Old Town) olsa gerek. Burası adeta çevresini saran surların oluşturduğu bir zaman kapsülünde korunarak günümüze kadar bozulmadan gelmeyi başarmış. Bir dönem Venedik Cumhuriyetinin yönetiminde olduğu için eski şehirdeki çoğu bina bu dönemin izlerini taşımakta.

Surların üzerindeki 5 adet kapıdan birinden girer girmez kendinizi bir anda orta çağa gitmiş gibi hissetmeniz kaçınılmaz. Kesme taşlarla örülmüş dar sokakların, birbirinden güzel Venedik mimarisinde inşa edilmiş sevimli binaların arasında gezmek hiç bir zaman bıkılmayacak bir deneyim. Eski şehir çok büyük olmasa da karşınıza çıkan ilgi çekici yerleri keşfederken bir anda dar sokaklar arasında kaybolmanız hiç şaşırtıcı değil. Ama belkide eski şehri gezmenin en güzel yolu da bu. Bir anda karşınıza çıkan minik meydanlar, tarihi kiliseler, birbirinden çeşitli restoranlar ve dükkanlar sizlere sürprizler yaşatacak.

Uzun çan kulesinin eski şehrin çoğu yerinden görülebiliyor olması sayesinde kolaylıkla bulabileceğiniz Sveti Ivan (St. John) kilisesi sizi eski şehrin kalbine götürecek. 7. yüzyılda yapılmış olan başka bir kilisenin kalıntıları üzerine 17. yüzyılda inşa edilmiş bu kilise ziyaretçilere açık.

Kilisenin hemen yakınında eski şehrin savunmasını yapan garnizonun konumlandığı Citadel de görülmeye değer yerlerden biri. Girişinin 10€ gibi bir ücretinin olduğunu belirtmemiz lazım.
Citadelin önündeki meydani takip ederseniz surların arkasından muhteşem bir Budva manzarası görebileceğiniz bir alana geleceksiniz. Buradan şehrin panoramik görünümünü, denizin ortasındaki Aziz Nikola (Sveti Nikola) adasını, Rafailovici ve hatta uzaktaki Sveti Stefan adasını bile görebilirsiniz.

Citadelin diğer tarafına doğru yürüdüğünüzde ise karşınıza çıkan 1789 yılında Venedikliler şehri terk ettikten hemen sonra Sırp-Bizans mimarisinde inşa edilmiş Crkva Svete Trojice (Kutsal Üçleme Ortodosk Kilisesi)’nin etkileyici görüntüsü sizleri karşılayacak. Citadel ile kilisenin arasındaki yoldan devam ettiğinizde ise eski şehrin ana meydanı diye tabir edebileceğimiz bir alana çıkacaksınız.
Burada denize bakan alanda oturup büyüleyici şehrin tadını çıkartan insanların arasına katılabilir ve eğer şanslıysanız muhteşem melodileriyle ortama sihirli bir hava veren gitaristi dinleyebilirsiniz.

Yine ayni meydanda Budva’da ki en eski kilise olan ve 840 yılında inşa edilmiş Crkva Svete Marije u Budvi (Budva Aziz Meryem Kilisesi ya da Santa Maria in Punta) kilisesini görebilirsiniz.
Sveti Stefan

Petrovac ile Budva arasında yer alan bu ada dünyanın görülmeye değer harikalarından birisi. Yeşil ağaçların arasındaki muhteşem plajların karşısındaki adada ilk kez 1400 lü yıllarda kayıtlara geçmiş olan yeleşim yeri Yugoslavya döneminde zenginlerin ve ünlü yıldızların uğrak yeri olan bir gazinoya dönüştürülmüş, bugün ise özel bir firma olan Aman gurubu tarafından otel olarak kullanılmakta.

Adaya ulaşımı sağlayan ve sonradan inşa edilmiş yoldan geçerek adaya ulaşabilirsiniz. Ama içeriyi gezebilmek için ya 10€ gibi bir ücret vererek tura katılmanız ya da otelde bir oda tutmanız gerekiyor. Oteldeki en ucuz odanın 750€ olduğunu belirtmemiz lazım. Ama içeriye girmeseniz bile sahilden göreceğiniz, adayı çevreleyen surların içerisindeki Venedik sitilindeki küçük evlerin, Praskvica Manastırı’na bağlı kiliselerin görüntüsü sizlere unutamayacağınız bir deneyim yaşatacak. Buradaki kumsallarda denize girebilir, restoranlarda oturup yemeğinizi yerken büyüleyici ortamın keyfini çıkartabilirsiniz.

Budva’dan sıklıkla kalkan dolmuşlarla, taksiyle ya da özel aracınızla buraya ulaşabilirsiniz. Ama biz GoKaradağ olarak sizlere Budva’dan sahili takip ederek yürümenizi tavsiye ediyoruz. Böylece gittikçe yakınlaşan Sveti Stefan’a doğru yol alırken eşsiz manzaralı kumsalları, kıyı şeridindeki bir birinden güzel ve her biri içerisinde sürprizler barındıran küçük kasabaları, Karadağ Kralının ve Kraliçesinin yazlık mekanlarını barındıran Kral ve Kraliçe koylarını da görebilirsiniz.

Bu koylarda bölgenin en eski zeytin ağaçlarının yanında dünyanın her bir yanından getirilmiş diğer türdeki ağaçlarla dolu korulukların arasından geçerek bir anda karşınızda bulacağınız heybetli görüntüsüyle Sveti Stefan’a ulaşabilirsiniz.

Yürüyerek gitmeye karar verdiyseniz yaklaşık 8km lik bir yol olduğu için bunun uzun bir yolculuk olacağını ve yürüyüşün küçük bir kısmını araba yolu kenarından yapmanız gerektiğini söylememiz gerekli.
Praskvica Manastırı

Praskvica Manastırı (Manastir Praskvica), Sveti Stefan’ın hemen yukarısında, etkileyici bir konumda yer almakta. Bu manastır, bölgenin tarihi ve kültürel mirasının önemli bir parçası. İnşa tarihi konusunda kesin bir bilgi olmasa da, manastırın 1050 yılı civarında inşa edildiği tahmin edilmekte. Ancak, resmi kayıtlara ilk kez 1300 yılında geçmiş.
Manastırın adı, “şeftali” anlamına gelen “praskvica” kelimesinden geliyor. Bu isim, yakındaki doğal kaynağın şeftali kokulu suyundan geliyor. Manastır, manastır kompleksi, kilise, kuleler ve diğer yapılarla birlikte etkileyici bir mimariye sahip.

Manastırın içinde yer alan kilise, Karadağ’ın en eski ve en güzel kiliselerinden biri olarak kabul ediliyor. Kilisenin iç dekorasyonu, dikkat çekici fresklerle süslenmiş ve Orta Çağ dönemine ait değerli ikonaları barındırıyor. Praskvica Manastırı, tarihi ve dini önemiyle hem yerel halk hem de turistler için önemli bir ziyaret noktası.

Manastırın etrafı doğal güzelliklerle çevrili. Yemyeşil ormanlar, dağ manzaraları ve huzur veren bir atmosfer, manastırı ziyaret edenlere büyüleyici bir deneyim sunuyor. Ayrıca manastırın yakınında bulunan bir çeşme de ziyaretçilere serinlemek için bir fırsat sunmakta.
Praskvica Manastırı, Karadağ’ın tarihi ve kültürel zenginliklerinden biri olarak görülmekte. Ziyaret edenler, manastırın büyüleyici atmosferinde dolaşabilir, tarihi ve dini önemi hakkında bilgi edinebilir ve manastırın etrafındaki doğal güzelliklerin tadını çıkarabilirler.
Budva’nın Büyülü Dünyasında Bir Yolculuk

Birlikte Budva’nın büyüleyici dünyasında gezinirken, bu eşsiz sahil şehrinin güzellikleriyle tanışma fırsatı bulduk. Tarihi eserleri, muhteşem plajları ve canlı gece hayatıyla Budva, Karadağ’ın en popüler turistik noktalarından birisi. Yazımızda sizlere Budva’yı anlatmaya çalışırken, belki bazı detayları atlamış veya hatalar yapmış olabiliriz. Bu yüzden anlayışınıza sığınıyoruz.
GoKaradağ olarak, bu yazı dizisini takip eden herkese keyifli seyahatler diliyoruz. Karadağ’ın bu sevimli şehri Budva’nın sıcak atmosferini, tarihi dokusunu ve denizden gelen taze esintisini deneyimlemenizi umuyoruz. Budva’nın eşsiz güzelliklerini keşfetmeye devam edin ve yeni maceralara yelken açın. Bir sonraki yazı dizimizde görüşmek üzere!